Genel kanı, eski otomobillere 'klasik otomobil' dese de; The Classic Car Club of America (CCCA) 30-49 yaş aralığındaki araçlara klasik otomobil demektedir.
Bir çok ABD eyalet yasasında; "20 yaşın üzerinde, yeniden üretimi olmayan, günümüze kadar saklanmış veya üretildiği haline göre restore edilmiş otomobil" klasik araç tanımına giriyor.
CCCA bir otomobilin 'klasik' olarak tanımlanabilmesi için, 1925-1948 aralığında üretilmiş olması gerektiğini ve aksesuar, motor, vites vb gibi ayırt edici bir özelliğinin olması gerektiğini belirtiyor. (http://www.classiccarclub.org/grand_classics/what_is_classic_car.html)
AACA (Antique Automobile Club of America) ise -ki 1935 yılında küçük bir grup otomobil sever tarafından kurulan tarihin en eski otomobil kulüplerinden biridir - 50 yaşından büyük otomobilleri antik araç olarak tanımlıyor. Bir otomobilin antik araç sınıfına girebilmesi için, içinden dışına kadar bazı özellikleri taşıması gerekiyor. AACA bu konuda her yıl gereklilikler tadında bir doküman çıkarıyor. (http://www.aaca.org/images/meet_brochures/2013_Judging_Guidelines.pdf)
Ranger "4", Model A-20 |
Bazı otomobil severler, antik otomobillere Vintage da diyorlar, ancak vintage kelimesinin işaret ettiği özel bir zaman aralığı veya spesifikasyon bulunmuyor.
Muscle car'ın doğuşu ise 1964 Pontiac GTO ile başlıyor. Detroit otomobil tarihine baktığımızda, güçlü otomobillerin 1940 lardan itibaren kullanıldığını görsek de, Muscle car tanımına uyan araçlar (güçlü, ucuz, full-size veya mid-size ve genellikle büyük blok) 1960'larda boy gösteriyor.
Tarihe hızlıca bir bakalım...
1920-1930'larda Daytona Beach'de hız rekorları denenmeye başlıyor. Aynı dönemlerde ABD'de alkol yasağı var. Alkol ürünlerinin ithalatını, satışını yasaklayan kanun 1920-1933 arasında hüküm sürüyor. Florida'ya ithal edilen Karayip Rom'unu, ülkenin içlerine götürmek isteyen kaçakçılar, polisten kaçmak için stock araçları hızlı ve daha fazla yük alabilecek şekilde modifiye etmeye başlıyor.
Daytona Beach - North Turn |
8 Mart 1936'ya gelindiğinde, 27 otomobil tutkunu Daytona Beach'de toplanıyor ve coupe, hardtop, convertibleları ile yarışıyorlar. Ağırlıklarından dolayı 17 tanesi kuma gömülüyor, yarışı 6 araç bitirebiliyor. Bill France arkadaşımız bu yarışta 5nci olabiliyor. Ancak, Amerikalılardaki potansiyeli görmüş olacak ki; 1947'de "Fabrika Üretimi Otomobil Şampiyonası'nı (NCSCC-National Championship Stock Car Circuit) kuruyor. Organizasyonun ismi, aynı yıl daha iyi bilinen adıyla NASCAR (National Association for Stock Car Auto Racing) olarak değişiyor.
Artan 'güçlü otomobil' talebine, firmalar yavaş yavaş cevap vermeye başlıyor ve 1949'da Oldsmobile, Rocket 88 ile Amerika'nın ilk 'yüksek sıkıştırmalı' otomobilini yapıyor. 1951-1954 arasında, meşhur Hudson Hornet üretiliyor. Hudson 50'lerin başlarında NASCAR yarışlarını tekeline alıyor. 1952 yılında 13 yarışın 12'sini kazanıyor.
Hudson Hornet |
1955'de, Chrysler C-300 ile (300hp'ye atfen) günümüz 300C'sinin atasını üretiyor. Tanıtımı "Amerika'nın en güçlü otomobili" olarak yapılan C-300, NASCAR'ın yeni yıldızı oluveriyor. 2 yıl sonra ise Rambler Rebel üretiliyor. 255hp'lik 327 cu in motoruyla 7,5 sn de 0-100 koşabilen Rambler, rakiplerine göre daha hafif olması sebebiyle fark yaratıyor.
1960'larda Mopar (Dodge, Plymouth ve Chrysler) ile Ford yarışını izliyoruz. 1962'de Dodge Dart 413 cu in (6,8 litre) ile üretilmeye başlıyor. 64-65'de Ford 427 cu in motorunu kullanmaya başlarken, Dodge da 426 cu in Hemi ile cevap veriyor. 1963'de Ford, Galaxie silahını, yaptığı 200 adet sınırlı üretim ile güçlendiriyor. 427 cu in büyük blokta, 425 hp güç alan araç 1/4 mili 12 saniye civarında koşuyor. GM, yarışa Pontiac GTO ile katılıyor. Dodge Polara 500 ve Plymouth Fury'ye rakip olarak çıkan GTO, aslında Pontiac Tempest'in bir opsiyon paketi olarak tanıtılıyor.
1964 Tempest GTO opsiyonunda; 389 cu in motor, 4 ileri manuel Hurst şanzıman, 3 tane Rochester 2-barrel karbüratör -nam-ı diğer six-pack olarak anılır-, limitli kaydırmalı differansiyel satın alabiliyordunuz. $4500'a satılan bu otomobil bir çok otomobil otoritesi tarafından Muscle araçların atası olarak kabul ediliyor.
1964 Pontiac GTO |
1964 Nisan'ında doğan diğer bir otomobil ise Ford Mustang. Mustang performans araçlarına farklı bir çizgi ekliyor, ki biz buna Pony Car diyoruz. Pony; A.B.D.'nin batısında demiryolu yapılmadan evvel kullanılan süratli atlı posta sistemi olarak biliniyor. Pony Car diye anılan araçlar, Muscle'ların aksine, küçük blok kullanıyor ve daha hafif. Bu sınıfın içerisinde Camaro, Mustang, Cougar, Firebird'i sokabiliriz. Corvette, hem Pony Car hem de Muscle Car özelliklerini kısmen sağlıyor ancak daha pahalı bir otomobil olduğu için luxury performance car olarak tanımlanıyor.
1967-1968'de yeni oyuncular sahneye çıkıyor. Plymouth Road Runner'ı (GTX); Dodge ise onun kardeşi olan Super Bee'yi çıkarıyor. GTX, stock haliyle 1/4 mili 13,5 sn de tamamlıyor ve yaklaşık $3000 a satılıyor. Bu sebeple, piyasadaki performance-per-dollar kriterindeki en verimli araç olarak biliniyor.
1968 ve 1969 yılları Amerikan otomotiv endüstrisinin en güçlü otomobillerine sahne olmuş denilebilir. (Hepsini bu yazıda anlatmamız mümkün olmadığından, tek tek daha sonra incelemek üzere bu kapıyı açık bırakıyoruz.) Muscle otomobillerin bir çoğu, 1970'deki Temiz Hava Yasası'na kadar (Clean Air Act) 11:1 sıkıştırma oranına sahip ve 100-oktan kullanıyor. Yasa sonrasında bu 91-oktan ile sınırlanıyor. 1970'lerin başından itibaren de Muscle araçlar yerini lüks performans otomobillerine bırakıyor.
Sonrası malum; 1973 petrol krizi, daha düşük egzoz emisyon ve hp oranları...
Pony ve Muscle ayrımı hakkında fikir vermesi için aşağıdaki tabloyu inceleyebilirsiniz;
Keyifli sürüşler.