25 Temmuz 2014 Cuma

Pantera: Amerikan kası, Alman şanzımanı, İtalyan çizgisi. Tümü, zamanın ötesinde...

1928 doğumlu Alejandro de Tomaso tarafından kurulan De Tomaso isimli fabrika, otomotiv endüstrisine İtalyan estetiği, Alman şamzımanı ve Amerikan kasını birleştiren ikon olarak geçti. 

Hikaye 1959 yılında Ferrari kenti Modena'da başlıyor. 

Fabrika ilk olarak 1963'te 4 silindirli Ford motoru taşıyan Vallelunga'yı üretmiş. Ortadan motorlu araç, 104hp güce sahip. Çok başırılı bir örnek olamayan Vallelunga'nın yerini, 1966'da aynı alüminyum şasenin kullanıldığı Mangusta alıyor. Kelime anlamını kobraları öldüren hayvan olan Mongoose'dan alan otomobilin ismi, aynı dönemde ABD'yi kasıp kavuran Shelby Cobra rüzgarı düşünüldüğünde oldukça manidar. Konuyu daha çok speküle etmeden, Carroll Shelby ve Bay Tomaso'nun aslında yakın arkadaş olduğunu belirtelim. Shelby'nin Ford GT40 yarış projesi için De Tomaso Sport 5000'i üretmekten vazgeçmiş olması De Tomaso'da kırgınlık yaratmış olsa da, İtalyan şirketin ilk motorlarını Carroll abimizden aldığı iddia ediliyor... 

De Tomaso Mangusta
Toplamda 401 adet üretilen Mangusta'da 289'luk ve 302'lik Ford motorları kullanılmış. Bir de 5 ileri ZF transmisyon... Abartmak istersek dünya otomotiv endüstrisinin (İtalyan çizgisi, Alman şanzımanı ve Amerikan motoru...) öncülerinin birleşerek ürettiği bir otomobil diyebiliriz De Tomaso'lara. Bağımsız süspansiyonlar, 4 disk fren, klima, elektrikli camlar gibi özellikler otomobilin standartları arasında. Bu arada halâ 1966 yılındayız... 

Yere çok yakın olan otomobil, kötü ağırlık dağılımı (%32 ön, %68 arka) ve yeterince rijit olmayan şasesi sebebiyle yol tutuş sıkıntıları yaşamış ve 1971'de yerini Pantera kardeşine bırakmış... 

De Tomaso'lar Ford showroomlarında satılıyordu


Mangusta tecrübesinden sonra alüminyum şaseden vazgeçen şirket, Pantera'da monokok çelik bir şase kullanmış. Ağırlık oranı da %42(ön) %58(arka) olarak iyileştirilmiş. Önce 1970 Mart'ında Modena'da, ardından New York'ta tanıtılan otomobilde Ford'un 351 Cleveland motoru kullanılmış. 330bg diye satılan otomobil, şu anda yaşayan örnekleri dahi dynoya sokulduğunda 380bg'in üzerinde güç veriyor imiş. -Benzer şehir efsanelerine hep rastladığımız için buna da yer vermeden geçemedik- Mangusta'da tanıştığımız 5 ileri ZF şanzuman Pantera'da da standart. Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda var. 5 ileri ZF (Zahnradfabrik = Şanzıman Fabrikası) şanzımanlar, o dönemlerde, GT40'ların katıldığı dayanıklılık yarışlarında kullanılıyor.. 

Motorun konumlandırıldığı yer olağanüstü...

Car and Driver'a göre 0-60 performansı 5.5 sn olan Pantera, muhteşem motoru ve şanzımanının dışında aslında sorunsuz bir araba değilmiş. Atlantiği geçmek için haftalarca Modena'da bekletilen otomobiller ilgisizlikten midir bilinmez ABD'de Ford showroomlarında satılmasının ardından sorunlu olarak geri dönebiliyormuş. Elvis de bu sorunu yaşamış şanssız kullanıcılardan biri. Otomobilin çalışmadığı bir gün otomobile defalarca ateş eden Elvis'in sarı Pantera'sı şu anda da o kurşun izleriyle sergileniyor. 

Elvis Presley'in 1971 De Tomaso Pantera'sı
1972'de petrol krizi ile sıkıştırma oranı 11:1'den 8,6:1'e düşürülen otomobil, 72'de Pantera L, 74'de ise GTS versiyonları ile çıkmış. Ancak 1974'deki GTS versiyonlarında da sıkıştırma oranı artırılmayan otomobilin, anlayacağınız üzere en makbülü 1971 olanı...


Fabrika 1980'de GT5, 1990'da Pantera SI, 1993'de Guara'yı üretse de, hiç biri 1971 kadar sansasyonel değil.